Ben varken yada yokken,
Belki bir dönem kaybolmuşken....
Issız bir yerde,
ıssız bir yok oluş içinde,
Tükenirken.
Bir dost sesine sığınırken,
Bir gülüşe,
Bir gönlü feda edecekken.
Yüzümü dönüp,
Baktığım değil, gördüğüm.
Duyduğum değil, anladığım.
Bir hiçlik oldu,
Yalnızlığım..
vv. 04/07/2007
Yalnızlık..
Annemin Yeni Sevgilisi
Fim bittiğinde bir an şunu düşündüm “izlememiş olsaydım” ne fark ederdi? Hiçbir şey:)
Televizyonda izlemiş olduğumuz sabun köpüğü filmlerden hiçbir farkı yoktu. Mag Ryan ve Antonio Banderas için tercih etmiştim doğrusu. Ama Mag Ryan oldukça yaşlanmış, hatta yüzünde botoks yaptıranlardaki o tam olarak anlatmayı beceremiyeceğim ifade vardı :)
Eğlenceliydi, romantik değildi. Final sahnesi oldukça sürpriz bir şekilde bitiyor ve ciddi kahkaha atığım bir bölümdü.
Kısaca, sinemada izlemeyin diyorum :) Çok açık oldu ama maalesef öyle. Tv’de oynaması beklenebilir yada dvd-vcd olarak izlenebilir..
http://www.sinemalar.com/film/7708/Annemin-Yeni-Sevgilisi/
Başlangıç..
Kendim İçin :)
ben mi? evet...
bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünler bırakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hoşgeldin diyecek dağ...
orman gülümseyecek...
anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da ümitsizliklerin hırsların, yarışların, tasaların kalktığı yerde tam anlatının, salt anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...
hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece...
kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı...
ama halkın yaşantısı girecektir oraya, çünkü yaşayan büyük bir şeydir halk...
deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, kozalaklar ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk... yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız...
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan, ölen ve yaşayan şeyleri...
doğumu, ölümü ve yaşamayı yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak...
ben mi?evet. çıkıp gideceğim bir gün...
tasasız, gözyaşsız, geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden ilerde...
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle...
Ataol Behramoğlu
Etiketler: Sevdiğim Şiirler
Gülen Şiir..
Sabah ayazında düş/tün aklıma..
Gece uykuya emanet ederken göz kapaklarımı,
Kirpiğimin ucundaki incelikten, düştün belki de.
Sen,
uyanırken düş/ündün mü?
Sabahlara uyanmak, seninle mi güzel?
benimle mi güzel?
Bir ince belli, büyük bardaktan içerken açık çayımı,
Çayıma eşlik eden tatlı kurabiyelerim gibi,
İkiye böldüm her ne varsa,
Biri senin payındır diyerek.
Hasretle yudumladım seni..
Gözlerimi kaparken gördüğümü sandığım,
Mavi denizin üzerinde uçan beyaz martı kadar düş/tün..
Olsun…
Sabahlara uyanmak, seninle mi güzel?
Benimle mi güzel?
Sen sadece ondan haber ver.
vv. Ağustos 2008
Günün Özü..
Görmeni istediklerini gösteriyorlar,
Görüyorsun.
Kandırılıyorsun!
Görmeni istemediklerini hissediyorsun,
Hissettirmiyorsun.
Kandırıyorsun!
vv. Ağustos 2008
Öylesine..
MARTI
Her vapur dumaninin ardina
yüregi sicak
bir insan sanip takilirken
tüyleri islanan bir marti oldugumu
hem azarlayan hem de sirtima havlu koyan anneme anlatamam
Kanadim kirilsa da konmam
deniz kiyisindaki
hiçbir caminin minaresine
kubbeye tüneyen martilarin
keyiflerince uçmalarini bekleyen imam
ezani geç okudugu için sürülünce
bir dag köyüne
Birazcik daha sabredin diyorum
eski bir sokagin kivriminda
yolun iki ucunu gösteren
trafik aynalarina
hüzün modeli arabalar
kirilmamaniz için örgütleniyor dolmus duraklarinda
Denize düsen bir gazetedeki
ölüm ilanindan ögrenirim
mendirege attigi çakiltasiyla
ürken martilarin
alkisa benzeyen kanat seslerini
selamlayan yasli adamin
unutulan bir tiyatrocu oldugunu
Gece yarisi söndürülünce isiklarini
Kuytu bir iskelede
ne yaptigini görürüm
iki yakasi arasinda Istanbul'un
koltuklarinda günboyu
kadin kalçalarinin izlerini
biriktiren vapurun
Yanindan ayrilmam deniz fenerlerinin
fotografina benzemeyen
heykelleridir çünkü
idam sehpasina çikinca
asagida asilmasini bekleyenlerin
yüreklerindeki sivri kayaliklari
isigiyla aydinlatan devrimcinin
Uyandiririm çigliklarimla
kiyisinda karni aç yatan çocuklari
yiyecek aradigim kent çöplügünün
ama bir parça olsun
koparmam beyazligindan
bilirim ki Kiz Kulesi
dogum günü pastasidir özgürlügün!...
Sunay AKIN
Etiketler: Sevdiğim Şiirler
Usulca..
İncindin mi diye sordu?
gözlerinde anlayamamanın verdiği
kederle...
Yok dedi usulca,
kendi sesini kendisi bile duyamayarak..
Hüzün gözlerinin bebeğinde parlıyandı...
avuçlarının içinde terleyen,
omuzlarında bir yüktü...
Bir anı, bir anına uymayandı...
İncindin mi diye sordu?
sesinde saklamaya bile çalışmadığı,
nasıl olur tonu ile !
Yok dedi gülümseyerek.
Katmer katmer yayılan,
acıya inat.......
vv 23.7.2007
Ezginin Günlüğü / Bülent ORTAÇGİL
Kraliçe'nin Soytarısı / Philippa Gregory
"Boleyn'in Kızı" nı sinemada izledikten sonra, filmin devamı düşüncesi ile kitabı okumaya başladım. Aslında benzer entrikalar, hesaplar içerisinde yaşanan olaylardı okuduğum. Hannah..Bir yahudi ailenin kızı. Sürekli kaçmak ve dinlerini saklamak zorundalar. Annesinin İspanya'da yakılarak öldürülmüş olması, yüzünde is lekesi var hissini unutturmuyor.
Ve bazen içten gelen..sözler dökülüyor ağzından. Ve bunu bilen/anlayan kişiler onu yanlarında tutmak istiyorlar...Babasına matbaa da kitap basımında yardım ettiği bir gün, yanlarına gelen 3 kişi ile hayatı farklı yöne akmaya başlıyor. Kraliçe'nin soytarısı olarak kendi içindekiler ve söylemesi gerekenler arasında ki çelişkiler de buluyor kendini...
Ve tabii Kraliçe olmayı başarabilen Mary, Prenses Elizabeth, sözlüsü Daniel okurken tanıdığım diğer başrol oyuncuları idi aslında:)
Kalın bir kitap olmasına rağmen, tasvirleri ile sıkmayan..gündelik yaşamın içinde imiş gibi hissettiren bir anlatımı var.
http://www.ideefixe.com/Kitap/tanim.asp?sid=W2DFHM6JH5JK89JN29NN
Etiketler: Okuduğum Kitaplardan
"..ah şu papatya falları"
Sevgi..
ELVEDA
Kırmızı bir balon,
İpin ucu elinde.
Saldın ansızın,
Gidişine mi bakıyorsun?..
biraz buruk.
Uçarken senden uzaklara fısılda..Elveda.
Kumların üzerine yazılmış,
Gizli saklı bir kelime…
Deniz, köpükleri ile sildi az önce.
Yerinde kalan ise boşluk,
Ve, uzayıp giden kumsal kadar ıssız..
İçin sızlarken fısılda..Elveda.
Otobüs hareket ediyor yavaşça..
Giden, üzgün elbette.
Kalan, büklüm büklüm..
Ve hep sorulur,
“Kalandır en çok acı çeken”
Ki alıştıysa insan bir kere,
el sallamak ardından, zordur.
Ve yine
Elin havada asılı kala kalırken fısılda..Elveda.
Vahanın ortasında, bir serapsa
Uyanılan..
Gerçeğe uyanmak,
Yakıcıdır, yıkıcı belki..
Uyandın.
Ağlarken fısılda..E l v e d a.
vv. 8/8/2008
İSTEK
İsteği bu ruhumun..
Sessizce,
Azalarak ve azaltarak kendini...
K a y b o l m a k.
D o k u n u l m a m a k.
Sesle,
Seslenişle..
***
Dilim sustu.
Ruhum sustu.
Konuşan kim ? Ben mi hâlâ ?
***
Bir kelebek kozası içindeyim,
S a r ı n d ı m,
S ı ğ ı n d ı m...
Varsın, renklenmesin kanatlarım.
Varsın, bir gün düşü kurmayayım.
R a z ı y ı m.
vv.27/5/08
Damla..
Minik, beyaz kar taneleri gibi
Özgür uçuşuyor hava da
Hislerim..
---
Ufak dokunuşlarıyla…
Düştükçe ait oldukları yere,
Eriyip yok oluyorlar,
Sessizce..
--
Yüreğine değen,
Süzülen parmaklarının arasından,
Kar tanelerinden/hislerimden arta kalan,
Su damlalarıdır…
Belki soğuk acıtan,
ama berrak her zaman…
vv. 29/02/2008
..
Yalnızlığı Denemek / Attila İLHAN
gecenin ortasında ne işin var
yıldızlara dokunma yanarsın
bak birazdan ay da batacak
karanlık bulaşmasın ellerine
tersine döner yolunu bulamazsın
içi dışı uzay tozu yansımalar
sahi mi yalan mı anlayamazsın
bir rüya gemisi iskele sancak
dokunup geçiyor hayallerine
ağlayasın gelir ağlayamazsın
sevmek insanın yüreği kadar
küçükse büyüğünü taşıyamazsın
yalnızlığı da dene oldu olacak
nasıl yankılanır derinden derine
iyi midir kötü mü çıkaramazsın
insan insanı kendisi tamamlar
içinde başka dışında başkasın
eksikliğin fazlana elbet bulaşacak
öbürü sığacak bunun derisine
yoksa sabaha sağ çıkamazsın
Etiketler: Sevdiğim Şiirler